27 Ocak 2012 Cuma

Fransa'nın İnkar Yasası'na Dair

Fransa'nın "'Ermeni Soykırımı Yoktur' demek suçtur" şeklindeki İnkâr Yasası üzerine birkaç kelam etmek gerek. Aslında bu konuyla ilgili twitter ve facebook'ta düşüncelerimi ifade ettim, burada onları derleyeceğim. Şahsî ifadelerimle birlikte, şahsen bana ait olmayan ama katıldığım ve paylaştığım ifadeler (retweetler) ile yeni bazı şeyleri belirteyim... Yazıyı, klasik yazı mantığından çok maddelemeye benzer bir şekilde yayınlıyorum...

Adana Demirspor'un Pankartı

-Yasa ilk olarak 22 Aralık 2011'de Fransa Meclisi'nde kabul edildi. Ardından da 23 Ocak 2012 tarihinde, meclisin kabul ettiği yasa Fransız Senatosu'nda kabul edildi. Bu ara ne kadar da uzun geldi Türkiye'ye, halbuki topu topu 1 ay vardı arada. Aslında meclisten geçen yasa, üzerinden henüz 1 hafta bile geçmeden unutulmuştu... Daha önce bir yazımda kullandığım şu sözü, sanırım hep kullanacağım: "Eğer Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız olaylar çok hızlı gelişir. Sabah olmuş bir olay akşama eski bir olay gibi gelebilir, bir gün öncesinde olmuş bir olay bir gün sonrasında sanki üzerinden 1 yıl geçmiş gibi tarihi bir hâl alabilir."

-Herkes sanki hiç beklenmeyen bir olay ve karar gibi kalakaldı. Halbuki bu oylama, bu yasa ve bu karar beklenen, bilinen bir şeydi. Hamasi nutuklar ve şovlar dışında neden bir şey yapılmadı?

-"Zenciler Fransa formasına yakışmıyor", "Arap ve siyahi oyunculara altyapıda kota olmalı" diyen, Romanları sınır dışı eden Sarkozy değil mi? Kimse de kalkıp "Sarkozy, sen daha dün ülkendeki Roman vatandaşlarını sınır dışı ettin." demedi, diyemedi...

-"Biz bu şekilde gidersek, Afrika'nın en ilkel kabilesi bile bizi soykırımcı ilan eder." diyordum yıllar önce. O yöne doğru gidiyoruz.

-Önce İsviçre'nin ve şimdi de Fransa'nın tutumu ile "Ermeni soykırımı"nda tanıma bitti, "yoktur" demenin suç olması başladı. Yani Türkiye'ye tur bindiriliyor.

-Herkes diyor ki "bu oylama Ermeni oyları için". Doğrudur, ancak sorgulanması gereken bir şey var: Neden Türkler bu denli güçlü olamıyor ve oy için bir potansiyel yaratamıyor? Çünkü oradaki Türkler, aynen diğer Avrupa ülkelerindeki gibi, yaşadıkları ülkenin vatandaşı değiller ve isterse sayıları milyonları bulsun, vatandaş olmadıkları ve oy kullanamadıkları için varlıklarının hiçbir değeri yok. Diğer taraftan ortaya bir de Ermeni-Türk lobisi meselesi çıkıyor. Ermeniler birlik olup sağlam bir lobi faaliyeti yürütebilirken Türklerin, her yerde olduğu gibi, birlik olamadıkları ve bir lobi kuramadıkları görülüyor. Amerika'daki Türk lobisinin de aslında Yahudi asıllılar tarafından yürütüldüğünü göz önüne alırsak, bu konuda çok yaya kaldığımız ve aslında öyle çok da umursamadığımız ortaya çıkıyor.

-İsrail-Filistin meselesini ve Filistin'in sorunlarını, Filistin'e yardımları, vs. "iç piyasada" rant, şov ve oy için kullananların kalkıp da "bu oylama Ermeni oyları için" demesi çok komik kaçmıyor mu?

En altta, kırmızı ile işaretli kısıma dikkat!

-Aslında söylendiği gibi "güçlü, vazgeçilmez" bir ülke olsak, başımızda da adam gibi bir siyasî irade olsa böyle bir yasa gündeme alınmaz, alınsa da geçmez. Geçti diyelim, bu sefer de yaptırımları olur, tepki gösterilir, yanına bırakılmaz. Ancak bunu yapacak bir siyasî irade yok maalesef ülkemizde... Aslında onların da pek derdi değil bu yasa ve bazı konularda işlerine gelir. Çünkü bazı şeyler, "cambaza bak" mantığınca kamuoyu bir tarafa bakarken, kanalize olmuşken onlar başka şeylerle meşgul olurlar, ki bu durum, ülkemin siyasî ve toplumsal düzleminde çokça görülen şeylerdir... 22 Aralık'ta Fransız Meclisi'nden İnkar Yasası geçerken, TBMM'de emekli vekil maaşlarının görüşülmesi ve %100 zam yapılması, cumhubaşkanının Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na "Atatürkçülüğü hakaret sayan" Zaman Gazetesi yazarı Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne'yi ataması bir tesadüf olsa gerek!

-Elçi çekmekle bu işler olmaz (Sonra zaten gerisin geri dönmüştü Fransa'ya). Başbakan şimdi işi daha da büyüterek "Bir daha Fransa'ya gitmem." diyor. Aman, Eyfel yıkılıyor. Fransa korkmuştur şimdi bu tepki karşısında!

-Siyasî iktidar, öyle göstermelik, şov amaçlı tepkiler göstereceğine adam gibi bir boykot, tepki ve Fransa'nın Anayasa Mahkemesi'nde ve hatta AİHM'de dava açsa daha uygun bir hareket olur.

-Ne denmişti: "Bizim tarihimiz temiz, atalarımız soykırım yapmadı." Doğrudur, ancak bu lafı kullanan şahıs ve ekibi / zihniyeti, bundan bir süre önce Cumhuriyet döneminde devletin Dersim'de katliam yaptığını ve hatta soykırım yaptığını söylememişler miydi; (doğrudan adını söyleyemeseler de) Atatürk'ü diktatör, Sabiha Gökçen'i savaş suçlusu ilan etmemişler miydi? Peki, soruyorum, hangisi doğru? Buradan 2 şey çıkıyor: Birincisi, Dersim'de soykırım filan yok, bunlar hep siyasî rant ve şov amaçlı çarpıtmalar. İkincisi ise bunlar tarihimiz derken Osmanlı'yı, Atatürk ve Cumhuriyet öncesini kast ediyor.


 -Herkes Fransa'nın tutumunu eleştiriyor, insan haklarından, ifade ve düşünce özgürlüğünden dem vuruyor. Haksız mı? Değil tabii. Olay artık bir şeyi kabul etmeden çok onun aksine bir şey söylemenin yasak, suç olması... Ancak iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım. Ülke olarak bu konuda çok mu masumuz? Kitapların bomba olduğu, siyasî iktidarı eleşirmenin suç ve hatta siyasî ikidara karşı olan herkesin terörist olduğu, insanların giyimine göre üstüne suç isnat edildiği, panellere-sempozyumlara katılmanın suç olarak görüldüğü bir ülkedeyiz. Medeni hukuk "suçluluğu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur" derken bizim ülkemizdeki uygulama adeta "suçsuzluğu ispatlanana kadar herkes suçludur" şeklinde ve bu ülkenin tepesindeki kişi, siyasî bir davada kullandığı "suçsuzsan, oraya gitmediysen bunu ispat et" diyerek bu kanıyı doğrulamıştır. Kitap yazana 15, karikatür çizene 1, yumurta taşıyana 11 yıl hapis isteyen ülke olarak Fransa'ya ifade özgürlüğü dersi vermemiz biraz komik kaçmıyor mu?

-Konu Fransa olunca herkesin dilinde bir Cezayir konusu var, herkes papağan misali Cezayir'i öne sürüyor. Doğrudur, Fransızlar Cezayir'i işgal etmiş, orada katliam uygulamışlardır. Ancak bugüne baktığımızda Cezayirlilerde bir "Parizien" yani Parisli olma sevdası vardır. Bugün Fransız diye bildiğimiz isimlerin bir bölümü aslen -başta Cezayir olmak üzere- Afrika kökenlidir. Bu konuda en büyük örnek ise Zinedine Zidane'dır. Zidane Fransız olmasına rağmen aslen Cezayir kökenlidir... Türkiye'nin Fransa'ya karşı Cezayir'i öne sürmesine karşın Cezayir Başbakanı ne dedi: "Türkiye yakamızdan düşsün, Cezayir ticareti yapmaktan vazgeçsin, bizim kanımızdan faydalanmaya, sömürmeye hakkınız yok."

-Cezayir örneğini verene kadar önümüzde daha da önemli örnekler var. Mesela Fransızların, 1918'den itibaren Ermeni destekli olarak Güney ve Güneydoğu Anadolu'yu işgali ve yaptıkları söz konusu... Ermenilerin Hocalı Katliamı ve 20 Ocak Bakü Katliamı söz konusu ama bunlar nedense dile getirilmiyor... Hepsini geçtim, Ermeni terör örgütü Asala'nın Paris merkezli olarak yaptığı faaliyetler ve bu kapsamda Türk diplomatları öldürmesi var ama bu da dile getirilmiyor...

-Türk ve Türkiye karşıtı terör örgütleri EOKA (1950-1974), ASALA (1973-1985) ve PKK'nın (1978-devam) kuruluş ve çözülme dönemlerinin birbirini takip etmesi, yani arka arkaya gelmesi tesadüf mü?

-Fransa-Ermenistan'a karşı Türkiye'nin yanında, daha dün Ermenistan'la dost olma adına yapılan Ermeni açılımında küstürdüğümüz, Bursa'daki Türkiye-Ermenistan maçında bayraklarının stada sokulmasını yasakladığımız ve hatta utanç verici bir şekilde bayraklarını çöpe attığımız (insan düşmanına bile böyle yapmaz), Hocalı Soykırımı'nı, 20 Ocak Bakü Katliamı'nı görmezden-bilmezden geldiğimiz Azerbaycan var... Ancak her konuda destek verilen ve uğurlarında İsrail'e kafa tuttuğumuz -veya öyle göründüğümüz- Araplardan ise gene her zamanki gibi bir ses yok? O canımız ciğerimiz (!) Arapların başı sıkıştığında Türkiye ses çıkartıyor ama Türkiye karşıtı bir şeyde onların sesi yok!


-Fransa'nın Ermeni yalanlarına destek vermesini protesto eden Fransız vatandaşı Pascal Nouma... Gözümde daha da büyüdün...

-Kanıtsal olarak 1 tek Ermeni toplu mezarı olmadan soykırımla suçlanmak. Her zamanki gibi masa başında kaybetmek bizim işimiz...

-Daha dün, Fransa'nın, NATO'nun askerî kanadı olması için, Fransa'yı veto etme hakkı varken Türkiye neden destek verdi? Daha da ötesi, daha dün, Fransa'nın başını çektiği NATO kuvvetlerinin Libya'yı işgalinde Türkiye destek vermedi mi? Hatta Fransa'nın Libya petrollerinin %35'ine el koymasına göz yumulmadı mı? Şimdi ne değişti de papaz olundu ve bu yasa çıktı?

-Türkler 1 milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürt'ü kesti diyen Orhan Pamuk'un Nobel almasını alkışlayan, onu Çankaya Köşkü'nde ağırlayan kim?

-Boykottan bahsediliyor. Peki, o zaman kozmetik sektörü ne olacak? Malum, kozmetik sektöründe aslan payı Fransızların... İşin mizahi tarafını ele alırsak "French Kiss", "French Nails" vs.'ye de boykot gelecek mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...