29 Ekim 2011 Cumartesi

Cumhuriyetimiz 88 Yaşında!

"Hürriyeti kulluğa, taş çatlasa satmam." Mevlana Celâleddin Rumî

Bugün 29 Ekim, 1923'te kurulan Cumhuriyetimizin 88. yılı ya da diğer deyişle Cumhuriyetimiz 88 yaşında...  Herkesin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum... Tanrı'nın Türk Ulusuna bir armağanı olduğunu düşündüğüm Mustafa Kemal Atatürk'e ve arkadaşlarına binlerce kez teşekkürler. İnsanları kulluktan birey olmaya, vatandaş olmaya yükselten bu değerli insanları, Tanrı'nın, cennetinin en güzel köşesine koymasını diliyorum...


Kimseye Atatürk'ü de, Cumhuriyet'i de, onların değer ve nimetlerini de anlatmaya niyetli değilim. Aslında bunları anlatmak istediğimiz o insanlar, Atatürk'ün de, Cumhuriyet'in de önemini, değerini ve nimetlerini bizden daha iyi biliyor, halk arasındaki deyimle "gavur gibi biliyorlar" ama işlerine gelmiyor, çıkarlarına ters düşüyor. Onlar, Atatürk düşmanlığı yapıyorlar, Cumhuriyet'i eleştiriyorlar ama onlar sayesinde bu konumda olduklarını, onlar olmasaydı bu yaptıkları ihanetleri yapamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı özellikle devletin zirvesine yerleşti, bu değerleri asıl onların savunması gerekirken en büyük düşmanlığı onlar yapıyorlar, Atatürk'ün bu devletin ve toplumun mayası olduğunu bal gibi bilmelerine rağmen Atatürksüz bir devlet oluşturmaya çalışıyorlar. Yeni anayasa sevdasıyla ve "Hedef 2023" ile o yöne doğru gidiyorlar.

Kendimize dönersek, Cumhuriyetimizin 88. yılını kutluyoruz ama bu kutlamayı hak ediyor muyuz ya da ne derece hak ediyoruz? Ülkede birlik kalmamış, dinî cemaatler cirit atıyor, ülke tarikat çöplüğüne dönmüş, bölücüler devleti tehdit ediyor, din ve devlet başta olmak üzere her tür kavram kişisel çıkarlar için sömürülüyor. Toplumsal hayat böyleyken ülkenin ekonomisi IMF'ye, iç-dış siyaseti ABD'ye ve AB'ye endekslenmiş, gıdası bile tohumlar aracılığıyla İsrail'e endekslenmiş, bağımsız hiçbir şeyi kalmamış, ülke resmen adı bağımsız olsa da kendisi bağımlı olmuş. Böyle bir ortam ile nasıl kutlayabiliriz Cumhuriyet'i? 

"Kanımca her geçen gün onun üzerine düşünerek, tartışarak demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin ne demek olduğunu daha iyi anlıyoruz." demiş İpek Aral Kişioğlu, Kaynağım İnsan sitesinde. Ben İpek Hanım gibi iyimser olamayacağım, eğer anlasaydık bu hâlde olmazdık, eğer anlasaydık elimizden böyle kayıp gitmezdi Cumhuriyetimiz, tam tersi daha sıkı bağlanırdık.

 
Kabul etmemiz gerekir ki bu sene biraz buruk kutluyoruz Cumhuriyet Bayramı'nı. Sebepleri malum, özellikle son dönemdeki asker, polis, sivil onlarca şehit ve Van'daki deprem faciası... Sebeplerin her biri acı, her biri kötü ama hiçbiri Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal etmek için geçerli değil, tam tersine birbirimize daha da fazla sarılmamız için bir sebeptir.

Bu sene deprem bahane edilerek törenler iptal edildi ama ortada şöyle bir ilginç durum var: Şehitler olunca, deprem olunca diziler devam ediyor, Acun program yapıyor, konserler, maçlar, eğlenceler devam ediyor ama her ne hikmetse Cumhuriyet Bayramı törenleri iptal ediliyor! Böyle bir durumda da bayramı kutlamak isteyenlerin yaptığı törenler, yürüyüşler, Zaytung'da "korsan gösteriler" olarak tiye alınıyor ama maalesef de bu konuma düşüyor. İşin ilginç bir diğer noktası ise özellikle deprem nedeniyle törenleri iptal ettiren "devlet büyüklerimiz" kendi özel eğlencelerine devam ediyor, eş-dostlarının düğünlerine gidiyor, çeşitli resepsiyonlara katılıyor, ki bunlardan birisi de 2 gün önceki Hürriyet Daily News Gazetesi'nin 50. Yıl Resepsiyonu idi.

Artık kimse yutmuyor bu "deprem oldu, acımız var, o yüzden tören yapamayız" laflarını. Bunun adı düpedüz yasaktır. 1937 yılında, ağır hastalığına ve doktorların karşı ısrarına rağmen "halkın morali bozulur, kutlamalar olacak ve ben gideceğim" derken Atatürk, biz bu törenleri iptal ediyoruz. Hadi onu geçtim, hangi ülke ulusal günlerini ve kutlamalarını bu gibi sebeplerden dolayı iptal ediyor?.. Bu  iptal konusunu TKP çok güzel açıklamış: "Siyasî iktidar, "Cumhuriyet'i bitirdik" kutlaması düzenlemekten çekinmiştir." Bu konuda aslında yazacak çok şey var ama İstanbul'un Bitleri blogu çok güzel açıklamış konuyu, katılmamak elde değil:

ABD'de Özgülük Anıtı'nın 125. yılının kutlandığı bir dünyada, varlıklarını borçlu oldukları Cumhuriyet'ten rahatsız olan ve o Cumhuriyet'i kuranlardan nefret edenlerin yönettiği bir ülkede yaşıyoruz maalesef!

İki yıl önce Cumhuriyet Bayramı törenlerine, provokatör oldukları gerekçesiyle "Atatürkçü Düşünce Derneği"nin alınmaması ilk adımdı!

Demokrasiyi, hedeflerine giderken araç olarak kullananların son hamlesidir bu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...